Bad Reichenhall – Berchtesgaden – Werfenweng

Bu yaz bisiklet turumuzu hangi kuzey ülkesinde yapsak diye düşünürken Paolo, çok cazip bir teklif aldı. Rota öyle güzel ülkelerden geçiyordu ki aynı gün ‘tamam, biz varız’ dedik ve hemen uçak biletlerimizi aldık.

Alpine Pearls, ekolojik tatil sunan ve sürdürülebilirliğe yatırım yapan beldeler tarafından kurulmuş bir turizm birliği. Paolo’nun projesi Bikeitalia.it ise İtalya’nın en büyük bisiklet portallarından birisi. Birlikte birşeyler yapalım dedik ve ortaya #bikethepearls ”incilere bisiklet turu” ortaya çıktı. Alpine Pearls birliğinin bu çok özel 29 incisi toplam 6 ülkede bulunuyor. Biz aralarından 10 inci seçtik ve 4 ülkede toplam 1000 km pedal çevirerek bu incileri anlatmaya karar verdik.

İzmir’den Münih’e Sunexpress havayolları ile uçmayı tercih etmemizdeki tek neden direk uçuyor olmasıydı. Biletlerimizi alırken bisikletlerin rezervasyonunu yaptık ve nasıl bağaja vermemiz gerektiği konusunda bilgi aldık. Evimize yakın bir bisiklet mağazasından bisiklet kartonları temin edip, bisikletlerimizi bu kartonlara yerleştirdik.

Havaalanında hiç bir sorun yaşamadık. Bisikletler için sabit olan ektra ücreti ödedik ve onları görevliye teslim ettik. Münih’e vardığımızda yine hiç bir sorun yaşamadan bisikletlerimizi teslim aldık. Hem de hasarsız. Bisikletle yolculuk sırasında beni en çok strese sokan şey bisikletlerin uçağa alınması ve tekrar bize verilmesi. Şu ana kadar o kadar çok problem ve kargaşa yaşadık ki (Fas‘a iki gün geç gelen bisikletler, Barcelona‘da bisikletler yüzünden uçağa alınmayışımız vb) Sunexpress’in bu tıkır tıkır işleyen sistemini belirtmeden geçemedim.

Münih’te ilk yapmak istediğimiz şey Almanya’nın en büyük bisiklet mağaza zinciri Stadler‘a ziyaret oldu. Havaalanından önce trene binerek şehir merkezine yakın bir istasyona kadar gittik. İstasyonda iner inmez karşımıza çıkan levya yaya ve bisiklet yolunu işaret ediyordu. Arabalarla hiç aynı yolu kullanmak zorunda kalmadan bisiklet mağazasına ulaştık. Stadler aslında birkaç fuar pavilyonu kadar büyük. İsteyen mağazaya bisikleti ile girip içerde alışveriş yapıyor. Biz öyle yaptık. Birkaç tane eksik ekipmanımızı tedarik edip, şehir merkezine kesintisiz bisiklet yolunu kullarak rahatça ulaştık.

Münih belediye başkanı ile geçen yıl Viyana’da Velocity konferansı sırasında tanışmış ve kendisini hayranlıkla dinlemiştim. Kendisi de bir bisikletsever olduğundan başkanlık yaptığı süre içinde Münih’i bir otomobil kentinden bisiklet kenti haline getirmeyi başarmıştı ve bunu gururla anlatmakta da haklıydı. Şehrin tüm semtlerini ve semtleri merkeze bisiklet yolları ile bağlayabilmişti. Bisiklet yolu için ayrı bir şerit ayırmanın mümkün olmadığı dar sokaklarda ise otomobiller hız limitini saatte 30km’ye düşürerek bisikletlilere güvenli bir sürüş şansı sundu. İstisnasız her binanın, lokantanın, evin önünde açık ve kapalı bisiklet park yerleri var. Münih, bir Amsterdam olmuş. Hem de çok kısa bir sürede hızla hayata geçirilen reformlar sayesinde.

Münih’te bir gece arkadaşlarımızın evinde konakladık ve ertesi sabah ilk incimiz BAD REICHENHALL (470 metre) ‘a geçtik. Rehabilitasyon ve tedavi merkezi olarak ismini duyuran kent, aynı zamanda sürdürülebilir ulaşım ve turizm odaklı tatil alternatifleri sunuyor.

Kentteki parklar ve bahçelerde vakit geçirmek gerçekten bir terapi gibi. Trafiğe kapalı alışveriş caddesine geldiğimizde oraya buraya yayılmış kocaman oturma minderleri ve hamaklarla karşılaştık. İki gün süren okuma festivalinde tüm dükkanlar  ellerindeki kitapları herkesin rahatlıkla okuması için ortaya biryere koyuyor. İsteyenler kitapları alıp minderlere oturup tüm günü okuyarak geçiriyor. Hemen caddenin başındaki konser salonunun kapıları herkese açık ve her gün saat 16.00’da ücretsiz klasik müzik dinletisi var. Akşamları ise onlarca farklı kültürel veya sanatsal aktiviteden birini seçmek size kalmış. Rehberimiz Martina, etkinliklerin çeşitliliğinden bahsetti ve ‘kentte canınız sıkılırsa, bu sizin kendi suçunuz’ dedi. Bad Reichenhall’de otomobile ihtiyaç yok. Tren garı şehrin göbeğinde, yürüyerek tüm görülmesi gereken yerlere ve otellere ulaşabiliyorsunuz. Otobüsler için günlük veya haftalık bilet alabiliyor veya bisiklet kiralayabiliyorsunuz.

Bad Reichenhall’den ayrılıp bizi bir sonraki inciye götürecek bisiklet yolunu buluyoruz. Almanya’nın güneyinde ve Avusturya sınırına çok yakın bir yerdeyiz. En z 6-7 tane ünlü bisiklet rotasının kesiştiği bir noktadayız. Mozart Bisiklet Rotası (toplam 450 km), Salinen Weg (131 km), Bodensee Königssee Bisiklet Rotası (500 km) gibi birden fazla rotanın logolarının olduğu tabelanın önünde durduk ve takip etmemiz gereken rotayı seçtik.

BERCHTESGADEN

Berchtesgaden (572 metre), Almanya sınırları içindeki ikinci inci, Alplerin eteklerinde. 1500 yıllarda tuz üretimi sayesinde ünlenmişti ancak Hitler’in burada kendine kartal yuvası gibi bir ev yaptırıp sık sık kullanması ile şehir başka şeyler çağrıştırmaya başladı. Bu gizli dağ evinde diplomatik misafirlerini ağırlayan Hitler biryandan da aslında ne kadar korunaklı bir yerde ve ulaşılamaz olduğunu da gösteriyordu.

Bad Reichenhall – Berchtesgaden arasındaki parkurda gps veya haritaya ihtiyaç yok. Rotanın tamamı otomobillerden ayrılmış bisiklet yollarından geçiyor ve bilgilendirme levhaları kaybolmamıza izin vermiyor.

Berchtesgaden’dan Königssee’ye giden, nehir kenarındaki 6,5 kmlik toprak yolda pedal çevirmek ise bizim için çok özeldi. Tam 7 yıl önce balayı için Bodensee-Königssee Bisiklet Rotasını seçmiştik. Bu bizim ilk uzun bisiklet turumuzdu ve 6 günlük turun 4 günü yağışlı geçmişti. Königssee bizim için ulaşılması zor bir hedefti. Hem bu hedefe ulaşmanın gururunu yaşamak istiyorduk hem de bu hedefe ulaştığımızda turun sona ereceğini bilmenin üzüntüsünü yaşıyorduk. Her ne kadar konforsuz ekipmanlarla ve kötü hava şartlarında yapmış olsak da biz bisikletle seyahat etmeyi çok sevmiştik. Sonraki yedi yıl boyunca onlarca ülkede binlerce kilometre yol yapmamızın nedeni de bu turdu.

Yine aynı yerdeydik. 7 yıl önce yaptığımız ilk turun finali bu seferki turumuzun başlangıcı olmuştu ve kaldığımız yerden devam edecektik. Königssee’de (Krallar Gölü) aynı fotoğraf pozunu verdik. Königssee’de elektrikli botla yapılan tura katılıp, buzul kaplı kayalıkların arasındaki bu saklı gölün ortasındaki kiliseyi ziyaret ettik. St Bartholomä :

Bisiklet rotaları tabelasının önüne tekrar geldiğimizde bu sefer takip edeceğimiz rotanın sembolu ‘tuz’ idi. Bölgenin geçmişteki en önemli gelir kaynağı tuz aynı zamanda ‘beyaz altın’ olarak da adlandırılıyor. Yerin yüzlerce metre derinliğinden çıkarılan tuz, bundan yüzyıllarca önce gücün de sembolüymüş. Bölgeden sağlanan tuz, nehirlerden başka ülkere taşınırmış . ‘Tuz turu’ bisiklet rotası bizi kısa bir süre sonra Avusturya’ya ulaştırdı.

Yağmur bulutları ile yakalamaç oynayarak bir süre pedal çevirdik ve öğle yemeği molamız sırasında biz korunaklı bir çatının altındayken bulutu atlattık (en azından o sırada öyle sandık). Vadinin içinde güneye doğru pedallarken sağ tarafımız yaz, sol tarafımız kış idi. Bulutların hareketini izleyerek köylerin içinden geçtik. Gölling Şelalesi‘ne 500 metre işaretini görünce bisiklet yolundan ayrılıp bir göz atmaya karar verdik. Şelalenin içinde bulunduğu parka giriş ücreti ödeyip, patikadan sesin geldiği yere doğru yürümeye başladık. Karşımızdaki sanırım Avrupa’nın en güzel şelalesiydi. Belki de daha önce hakkında hiçbirşey duymadığımız ve fotoğraf görmemiş olmamızdan kaynaklanıyor. Acaba kendi kendimize yarattığımız beklentiler olmasa etrafımızda daha çok güzellikler görebilir miyiz..Şelale bizim için gerçekten bir sürprizdi. Arsızca fotoğraflar çekerken bir anda bulutlarla yaptığımız köşe kapmacayı unuttuk ve sağanak yağışa yakalandık.

Eurovelo 7 rotasındayız. Birkaç lokal bisiklet rotasıda yine bu yoldan geçiyor. Daracık vadide, 6 şeritli otoban, tren rayları, bisiklet yolu (yer yer ayrı yürüyüş yolu) bir de gürül gürül akan nehir. Evler ise yer yer traş edilmiş ormanlarla kaplı yamaçlara serpiştirilmiş. Otomobil kornası duymadan, yeşillerin içinde yol almaya devam ettik. Yağmurluğumuzu bir giydik bir çıkardık. Günün sonuna doğru ise bisiklet rotamızdan ayrılıp, yamaçlardan birindeki rampayı tırmanmaya başladık. Son kilometrelerde artık sırıl sıklam ıslanmıştık ama artık önemi yoktu çünkü üçüncü incimiz WERFENWENG‘e gelmiştik.

Werfenweng

Werfenweng, alternatif ulaşımın başkenti, deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte ve 900 nüfüslü bir kasaba. Alplerin İncileri (Alpine Pearls) Turizm Birliği’nin sorumlusu ile buluşup bize hikayeyi anlatmasını istiyoruz.

‘Dünyanın tüm zamanı’ konseptini bundan yirmi yıl önce 28 yaşında belediye başkanlığı görevini devralan Peter Brandauer geliştiriyor ve çevredostu başkanın zor bir karar alması gerekiyor. Werfenweng kış aylarında bir kayak turizmi cenneti mi olacak yoksa tüm yıla yayılan sürdürülebilir bir turizm alternatifi mi olacak. Kış turizmi demek dağlara pistlerin ve teleferiklerin yapılması demek. Yaz turizmi için ise insanları buraya çekecek bir alternatif sunması gerek.

Genç belediye başkanı ikinci seçenek için çalışmaya başlıyor ve Ulaşım ve Turizm’i birleştirerek bir konsept geliştiriyor. Bugün hala aynı belediye başkanı görevde ve ‘otomobilsiz tatil’ denince akla ilk gelen yer Werfenweng. Tren garından otellere ücretsiz servisler, ücretsiz taksi, ulaşım kartı ile bisiklet, elektrikli bisiklet kiralama şansı vb. Werfenweng’e otomobili ile gelenler, araba anaharlarını otel resepsiyonuna teslim ettikleri taktirde ücretsiz toplu taşım kullanım kartlarına sahip oluyorlar. Werfenweng’de yaşayanlar araçlarından bir gün vazgeçmeyi göze alırlarsa, belediye tarafından ödüllendiriliyorlar. Örneğin haftanın bir günü işe otobüsle veya bisikletle gitmeyi tercih eden bir otomobil sahibi, ücretsiz kahvaltı kazanıyor. Aracını bir hafta kullanmayan bir aile akşam yemeği, veya sinema ile  ödüllendiriliyor.Otomobilinden tamamıyla vazgeçen bir aileye ise toplu taşıma ücretsiz abone kartı veriliyor vb.

Son yıllarda turist sayısı giderek artan Werfenweng, doğa turları, bisiklet turları paketleri ile en çok çocuklu ailelerin tercih ettiği bir yer olmuş. Alplerin incisi Werfenweng, diğer incilerle tecrübelerini paylaşıyor ve otomobilsiz kent olma konusunda diğerlerine yardımcı oluyor.

Werfenweng, bir dağın tepesinde küçücük bir köy ve yılın 7-8 ayı kar altında. Buna rağmen tüm elektrikli ulaşım araçları güneş enerjisi kullanılarak şarj ediliyor. Bisiklet kullanımı yaygın. Belediye başkanının makam aracı mı? İşte bu:

Almanya’da iki Avusturya’da bir inci ziyaret ettik ve bisikletlerimizle yolumuza devam ediyoruz. Avusturya’da rotamızda bir inci daha var, Weissensee. Görüşmek üzere,

Alplerde Bisiklet Turumuzun Etapları:

Almanya : Bad Reichenhall – Berchtesgaden – Werfenweng

Avusturya: Alpler’in Monte Carlo’su ve Karayipleri

İtalya: İki dilli kentlerde bisiklet rotasında

İtalya: Stelvio’nun kutsal rampası

İsviçre: Mor Vadi ve Arosa

İsviçre: Ren’in kaynağı ve İsviçre’nin derin vadileri

İsviçre: Top of Europe, insanın doğayı yendiği yer