Skip to main content
Kitap

seyahat sanatı

By 28/09/2015Eylül 1st, 2017No Comments

Alain de Botton, Seyahat Sanatı adlı kitabında seyahate farklı yönlerden yaklaşmış; seyahatin nedenini ve amacını sorgulamış.

Bir kitap okudum ve… Hayır,  hayatım değişmedi, hayatım değişeli çok oldu ama ben bu değişikliğin nedenini ifade etmekte zorlanıyordum. Uygun kelimeleri bir kitabın sayfalarında buldum ve paylaşmak istiyorum.

‘Yaşamımıza hükmeden mutluluk arayışıysa, bu arayışın dinamiklerini (bütün harareti ve paradokslarıyla) açığa çıkaran nadir etkinliklerden biri de seyahatlerimizdir.’

Küçük ve büyük mutlu anlarımın en çoğu seyahat ettiğim zaman dilimlerinde. Sessiz bir kamp alanı, durgun bir su, engin bir ufuk manzarası, sokak müzisyeninin çaldığı güzel bir melodi,  yediğim lezzetli bir ekmek, bir duvar grafitisi…..Tüm bu anlar evimin kapısından çıktığım andan itibaren fark ettiğim ve beni mutlu eden şeyler. Hem de çok uzak ülkelere gitmeden, eviminden iki sokak ileride de olabilecek şeyler. Bunun için etrafıma seyyah gibi bakmam yeterli.

seyahat sanati

Atlas Dağları Fas

Yolculuklar düşüncelere gebedir. Hareket eden bir uçak, gemi ya da tren kadar bizi kendimizle konuşmaya sevk eden pek az yer vardır. Önümüzdeki manzarayla aklımızda gelip giden düşünceler arasında bir bağlantı vardır: geniş düşünceler geniş manzaralara, yeni düşünceler yeni mekanlara ihtiyaç duyar.

sayahat sanati

Tayland

Neden gezme hevesi ve ihtiyacı ile yanıp tutuştuğumu ise şu satırlarda buldum:

Egzotik bir ülkeyi çekici bulmamızın, üstelik kendi ülkemizdeki herhangi güzel bir yerden çok daha fazla cazip bulmamızın nedeni, o anda bulunduğumuz yerdir. Aşk, kendimizde olmayan bazı özelliklerin peşinden koşmaksa, başka bir ülkeye hayran olmak, kendi kültürümüzde olmayan bazı değerlere yaklaşmak için duyulan bir arzudan kaynaklanır.

Romantik dönemin önde gelen şairlerinden William Wordsworth ruhumuzu dinlendirecek duygular hissedebilmek için doğada yolculuk etmemiz gerektiğini söylemiş. Wordsworth’un şiirlerinde çiçekler tevazuu ve ağırbaşlılığı temsil ederken, hayvanlar metaneti temsil ediyor.

seyahat sanati

Glacier Lagoon – İzlanda

Yüksek kayalıklar, fırtınada okyanuslar, günbatımı, uçurumlar, büyük mağaralar, İsviçre’deki dağlar, masmavi göller, görkemli şelaleler gibi insanlığın gücünü aşan yerler bende her zaman bir yücelik hissi uyandırır. Bu yüce yerlerde kendimi hem çok küçük hem de çok şanslı hissederim. Bana mutluluk veren “küçüklük” hissinin peşine düşmemin nedenini bilmiyordum ta ki Alain de Botton’un satırlarını okuyasıya kadar:

Bizden güçlü olan herşeyden illaki nefret edeceğiz diye bir kural yoktur. İrademize meydan okuyan yerler,  saygı ve dehşet uyandırabilir. Karşımıza çıkan engelin bizde hangi duyguyu uyandıracağı ise çok önemlidir. Güçlü ve  soylu şeylere karşı korkuyla karışık bir hayranlık besleriz.

İşte bu korkuyla karışık hayranlık hissi bende bağımlılık yaptı ve seyahatler  benim için bir ibadete dönüştü.

Yüce yerlerde vakit geçirmek, günlük yaşamın içinde telaşla karşılaştığım sinir bozan engelleri, sükunetle kabul etmemi sağlıyor. Bazen bizi aşan şeyleri (kişiler, olaylar vs) kabul etmem gerektiğini bana iyilikle hatırlatıyor.

Güzelliklerle karşılaştığımızda içimizde uyanan en baskın dürtü, ona sahip olma dürtüsü.

Fotoğraf makinası ve blogum benim için bir çözüm sunuyor. Fotoğraf çekmek, o güzel yere sahip olma istediğimi bir süreliğine dindiriyor; gördüğüm güzellik hakkında yazı yazmak ise bu dürtüyü uzun süreliğine dindiriyor.

Sahip olma isteğini iz bırakarak dindirenler arasında en kötü örnek; güzel bir kilisenin veya antik bir tiyatronun duvarına ” Tom was here” yazanlar…. Onları daha akçakgönüllü bir adım atmaya davet ediyorum; bu çok beğendikleri yerden bir hediyelik eşya satın alabilir ve bu güzelliği hatırlayabilirler.

Bu yüce yerlerde daha fazla şey görebilmek için bazen bisikletimden inip yavaş yavaş yürümeyi tercih ediyorum. sadece bakmak yerine farketmenin bilinci içinde kalıyorum.

Sanat, sevdiğimiz şeylere olan övgümüzü yansıtmak ise ben doğaya olan hayranlığımı, seyahatlerim sırasında sözcüklerle resmetmeyi sürdürüreceğim.

Pınar Pinzuti

Blogger. Aktivist. Filolog ve Pedagog. Bisikletin dünyayı değiştirebileceğine inanıyor. İnandığı şey için ise gece gündüz çalışmayı çok seviyor.

Yorum yaz